2 Ekim 2013 Çarşamba

AHMET VEFİK PAŞA KİMDİR

AHMET VEFİK PAŞA
Ahmet Vefik Paşa (Doğum tarihi: 3 Temmuz 1823, Ölüm Tarihi: 2 Nisan 1891, İstanbul) Osmanlı devlet adamı, diplomatı, çevirmen ve oyun yazarıdır.
Türkçülük hareketinin öncülerindendir. İki defa Maarif Nazırlığı (Eğitim Bakanı) yaptı; ilk Osmanlı Meclis-i Mebusan'ında İstanbul vekili olarak yer aldı ve başkanlığı üstlendi; 4 Şubat 1878 - 18 Nisan 1878 ve 1 Aralık 1882 - 3 Aralık 1882 tarihleri arasında iki defa Başvekillik (Sadrazamlık, Başbakanlık) görevine getirildi.
İlk Türkçe sözlüklerden birisi olan “Lehçe-i Osmani”’nin yazarı olan Paşa, devlet adamlığının yanı sıra 16 dil bilen bir bilim adamıdır. Bursa valiliği sırasında bu kentte bir tiyatro yaptırmakla ün kazanmıştır.


EDEBİ KİŞİLİĞİ

1. Edebiyat ve kültür çalışmalarıyla tanınan Ahmet Vefik Paşa Tanzimat döneminin önemli devlet adamlarındandır.

2. Tanzimat döneminde milliyetçilik ve Türkçülük fikirlerinin en önde gelen ateşli savunucusu ve temsilcisi olarak dil, tarih, folklor... alanlarında çalışmaları vardır.

3. Eserlerinde canlı bir halk dili kullanır.

4. Edebiyatımızda ilk adapte tiyatro oyunu yazan ve Moliere'nin bütün komedilerini Türkçeye çevirerek Tanzimat tiyatrosunu geliştirmiş, halkı tiyatroya alıştırmaya çalışmıştır. Bursada yaptırdığı tiyatro binası ile tiyatroyu Anadolu'ya taşımıştır.


ORİJİNAL ESERLERİ
Avrupa’da ki Türkoloji hareketlerine büyük ilgi duyan Vefik Paşa, Türkiye de milliyetçi bir görüş ve düşünüşle dil, tarih, folklor alanlarında eserler vermiştir.
Ebulgazi Bahadır Han’ın Şecere-i Türk isimli kitabını Çağatay lehçesinden Osmanlı Türkçesi’sine tercüme etmiştir. Bu suretle Orta Asya Türk Moğol tarihinin Osmanlılarca bilinmeyen bir kısmını Türkiye Türklerine tanıtmak ve bizim milli tarihimizin Osmanlılarda başlamadığını Türk’ün çok daha eski ve asil bir tarihi olduğunu meydana koymak gibi o çağlar için büyük ve faydalı hizmet görmüştür.
Bundan sonra Anadolu Türkçesi’nin ilk lügat kitabı olan Lehçe-i Osmani isimli mühim eserini yayınlamıştır. Bu eserin birinci kısmında asırlardan beri ilk defa olarak Türkçe sözler bir araya toplanmıştır. Gerçi eserde Fransızca’ dan , İtalyanca’ dan ve Yunanca’ dan girmiş bazı yabancı kelimeler yok değildir. Eserin sonlarında Arap ve Acem asıllarından gelen kelimelere de mühim bir yer ayırmıştır. Vefik Paşa’nın Osmanlı Türkiyesi’n de ilk defa Türkçe kelimelere geniş ölçüde yer veren bir lügat hazırlamış olması onun dil alanındaki milliyetçi düşüncelerinin faydalı tezahürlerinden biridir. Öyle ki bu eser Türkiye de kendinden sonraki milli lisan çalışmalarına örnek olmuş daha yeni dil araştırmaları için değerli bir kaynak vazifesi görmüştür. Vefik Paşa Lehçe-i Osmani’sin de muhtelif Türk lehçeleri hakkında ilk defa bazı bilgiler vermiş, bu lehçelerin Türkiye ve Türkistan’ da ki yayılış sahalarını belirtmiştir. Ayrıca eserinin Türk maddesinde çeşitli Türk kavimlerinin isimlerini saymış Türk tarihinin Hicretten beş bin sene evvel başladığına işaret etmiştir. Çağatay lehçesinin Uygurca’ nın bir devamı olduğunu, Uygurca’nın bir yazı dili olmak dolayısıyla Türkler arasında yaygın bir dil olarak kullanıldığını söylemiştir. Onun bu eserde en dikkate değer bilgi Oğuzlar, Selçuklular ve Osmanlılar silsilesi hakkındaki kuvvetli görüşlere dayanan bilgileridir.
Ahmet Vefik Paşa’nın yine milliyetçi bir görüşle hazırladığı üçüncü eseri Atalar sözü isimli Darb-ı Mesel Mecmua’sıdır. Paşa bu eserinde yedi bin Darb-ı mesel toplamış ve bunları oldukça muntazam bir harf sırasıyla tespit etmiştir. Eser Türk Darb-ı meseller üzerinde çalışacaklar için zengin bir kaynaktır.
Bunlardan başka tarihe ait Hikmet-i Tarih ve Fezleke-i Tarih-i Osmani gibi eserler yazan ve bu eserleriyle de gerek tarih anlayışına gerek Osmanlı tarihine dair kuvvetli fikir ve bilgiler vermiştir.


ADAPTE ESERLERİ
Komediyi dünya tiyatro tarihinde doruk noktaya ulaştıran sanatçı Moliere’dir. O kendisine kadar olan dönem de sadece seyirciyi güldürmek amacıyla yapılan komedi sanatını; güldürürken öğreten, öğretirken düşündüren, tatlı saatler geçirtirken en yüksek ibret dersleri veren bir okul hâline getirmiştir. İnsanlığın iç yüzünü, bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermek, geç ve güç anlayanların zihinlerine bile bir iki saat gibi kısa bir zaman diliminde silinmez bir şekilde kazımak için komedinin eşsiz bir vasıta olduğunu kuvvetle sezen ve bütün imkânlarından yararlanan sanatçı olmuştur.
Ahmet Vefik Paşa’nın Türk toplumunu ve Geleneksel Türk Tiyatrosunu tanıması da etkilidir. Modern tiyatronun gerçekleşebilmesi için yazar, sanatçı ve seyircinin bir arada bulunması gereklidir. O dönemde Türk tiyatrosunda ilk iki unsur nitelik ve nicelik olarak yetersizdir. Bu yetersizlik seyirci için de geçerlidir. Geniş halk kitleleri henüz nitelikli oyunları izleyebilecek bir seyide değildir. Bu gerçeği bilen Ahmet Vefik Paşa Türk seyircisinin Geleneksel Türk Tiyatrosundan dolayı çok da yabancı olmadığı komedi ile işe başlar. Çünkü Karagöz, Ortaoyunu, Köy Seyirlik Oyunu gibi türler güldürü esasına dayanan eserlerdir ve o dönemde en çok izlenen türlerdir. Bu yüzden Ahmet Vefik Paşa Moliere’yi seçmiştir.
Ahmet Vefik Paşa Moliere’nin 16 tane eserini çevirmiştir. Bunlar;
1- Adamcıl- Manzum
2- Savruk- Manzum çeviri
3- Tartuf- Manzum çeviri
4- Don Civani- Mensur çeviri
5- Dudu Kuşları- Mensur çeviri
6- İnfial-i Aşk- Mensur çeviri
7- Kadınlar Mektebi- Manzum çeviri
8- Kocalar Mektebi- Manzum çeviri
9- Okumuş Kadınlar- Mensur çeviri
10- Azarya- Uyarlama
11- Dekbazlık- Uyarlama
12- Meraki- Uyarlama
13- Tabib-i Aşk- Uyarlama
14- Yorgaki Dandini- Uyarlama
15- Zor Nikahi- Uyarlama
16- Zoraki Tabib- Uyarlama





ESERLERİ ARASINDAKİ BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR
BENZERLİKLER
1- Osmanlıca dilini halkın kullandığı şekilde kullanmıştır.
2- Eserlerinde insanlara bir şeyler öğretmeye çalışmıştır.
3- Eserlerini açıkca dile getirmiştir.
4- Eserlerinde ana dil olarak Osmanlı Türkçesini kullanmıştır. Böylece Türkçülük akımını ileri gelen yazarlarındandır.

FARKLILIKLAR
1- Adapte eserleri tiyatro türündeyken, orijinal eserleri daha çok tarihsel içeriklidir.
2- Adapte eserlerinde halkın dilini daha net kullanırken, orijinal eserlerinde Fransızca, İtalyanca Ve Yunanca’dan etkilenmiştir.
3- Adapte eserlerinde güldürü öğelerine yer verilirken, orijinal eserlerinde daha ciddi konulara yer vermiştir.
4- Adapte eserlerinde dil sadedir. Fakat bu mısralarda vezin ve söyleyiş bakımından bir ahenk ve ustalık yoktur.

TİYATROYA’YA OLAN KATKILARI

Ahmet Vefik Paşa, bugün bile Türk Tiyatrosu'na hizmetlerinden çok, eli sopalı bir vali olması, “Bir Seyirci Yetişiyor” düsturuyla vatandaşları ve yanında çalışan memurları zorla tiyatroya götürmesi ve halkı canından bezdirmesi ile meşhur, birtakım tuhaf davranışlar sergileyen, acayip bir adam olarak hatırlanmaktadır. Oysa, geçmiş zaman denilir ki, günün koşullarına ve o koşulların yarattığı zorluklara rağmen Ahmet Vefik Paşa'nın tiyatro için gösterdiği yoğun çaba ve bu yoğun çabanın neticesinde başardıkları göz önüne alınacak olursa, Paşa ile ilgili önyargılardan kurtulmak mümkün olur.

Ahmet Vefik Paşa, 1832 yılında İstanbul'da doğmuştur. Önce mühendislik okuluna başlamasına rağmen, babası Paris'teki elçilikte görevlendirilince, oğlunu da yanına alıp Fransa'ya gitmiştir ve oğlunu St. Louis Lisesi'ne yazdırmıştır. 1937'de İstanbul'a döndüğünde on beş yaşında olan Ahmet Vefik, Fransızca'yı iyi düzeyde öğrenmiş, aynı zamanda Latince eğitimi de almıştır. Doç Dr. Nurhan Tekerek'in aktardığına göre Paris ve St. Louis Lisesi'nde; “Corneille, Moliére, Racine, Rousseau, Balzac, Bern Ardin de Saint-Pierre, Stendhal, Chateaubriand gibi Fransız klasiklerini okumak, onlar hakkında yapılan açıklamaları dinlemek fırsatını elde eder”. 18 yaşındayken, babasının tayini Londra'ya çıktığında, yine ona eşlik edecek ve orada İngiliz tiyatrosunu yakından izleme ve tanıma imkânı bulmuş olacaktır. Ancak, Vefik Paşa'yı diğer Tanzimat ve Meşrutiyet aydınlarından farklı kılan yanı; bu kadar batı etkisinde eğitim almış olmasına rağmen kendisini Osmanlı aydını olarak muhafaza etmesindeki başarıdır. O dönemde Osmanlı içişlerine karışma sevdalısı olan Fransızlarla ters düştüğünden, ikinci kez görev için gittiği Paris'ten İstanbul'a geri çevrilmiş ve Divan-ı Muhasebat Müsteşarı olarak göreve alınmıştır. Ancak, Ahmet Vefik Paşa, tiyatro konusunda içinde onulmaz bir ateşin yanmasına engel olamamaktadır. Her ne kadar bir devlet adamı olsa da, Paris tiyatrolarında izlediği ve hem oyun yazarı hem de rejisör olarak Moliére'e neredeyse hayranlık duymaktadır. Türk sahnesinin Moliére'liğine soyunmak sevdasındaki bu diplomat için Fransız yazarın eserlerinden faydalanmadığını düşünmek imkansızdır. Önce Zoraki Nikah ve Zoraki Hekim oyunlarını olayları değiştirmeden, 17. yüzyıldaki Fransız ahalisinin “huy, anlayış, konuşma şekli ve kısacası her bakımdan, 19. yüzyıldaki Osmanlı yaşantısına uygun hale getirir. Paşa'nın ilk adaptasyonu diyebileceğimiz, Zor Nikah 1868-1869 senelerinde Gedikpaşa Tiyatrosu'nda oynanmıştır. Söz konusu edilen adaptasyonu sonraki sezonda Tabib-i Aşk (Aşk Doktoru) izledi. Daha sonra da adaptasyon çalışmalarına devam eden Paşa'nın insani ve sosyal yönü kuvvetli bu eserleri çok yerinde bir şekilde seçmiş olduğunu anlayabiliyoruz. Bu arada sadece tiyatro ile ilgili değil, Türk dili ve kültürüne katkıları da; örneğin sözlük çalışmaları yapma yoluyla süreklilik göstermektedir. Oldukça karışık bir dönemde Meclis i Mebusan başkanlığına getirilmiş olmasından ötürü başarılı olmayınca, hem kendisinin hem de Hüdavendigar (Bursa) halkının kaderini değiştirecek olan tayin kararı gelir. Ahmet Vefik Paşa; Bursa Valiliği'ne atanmıştır.
Tiyatroya olan hevesini ve coşkusunu yeni atandığı bu kentte de kaybetmemiş olan Paşa, dönemin tiyatro oyuncularından Fasulyacıyan, Hiranuş, Koharik Şirinyan gibi isimleri Bursa'da izledikten sonra, onları ertesi gün makamına çağırmış ve; “Size bir tiyatro yaptıracağım, eserler vereceğim ve onları oynayacaksınız, yaptıracağım tiyatroya para vermeyeceksiniz, sadece Gureba (yetimler) için yılda iki oyunu onların hayrına oynayacaksınız” demiştir. Bu olayı aktaran o zamanların ünlü tiyatro oyuncularından biri olarak bilinen Ahmet Fehim Efendi'dir. Bundan sonraki aşamada Paşa, Moliére'in bütün oyunlarını tercüme etmeye başlar, Bursa tiyatrosunun tüm masrafını da öder. Paşa görevinden azledildikten sonra hakkında övgüler yazmakla ünlü gazetelerden “Tercüman-ı Hakikat”'te, valinin dillerde dolanan ve garip sayılan hallerine iki tane daha ilave edildiği yazılmıştır. “Paşanın uykusu kaçtığı geceler, odasında sabaha kadar yüksek sesle Moliere'den Fransızca pasajlar irşad etmesi de yine o devirde bir başka manyaklık sayılmaktadır. (Aktaran Tekerek) “, ancak gazetede özellikle iki tuhaf huyundan daha söz edilir:


1. Halkı cebren tiyatroya sevk ediyor.
2. Kendisi el çırparsa halkın el çırpmasına izin veriyor, kendisi alkışlamamış da halktan biri alkışlamışsa adamı açıkça eleştiriyordu.

Kısacası Ahmet Vefik Paşa'nın görevinden alınmasına yol veren nedenlerin başında tiyatro yaptırması, sanatı koruması, piyesler oynatması, aktörlerin parasını devlet bütçesinden ödemesi gibi genelde kapısı tiyatroya açılan sorunlar gelmektedir. Paşa'nın azlinden önce yayınlanan bir bildirgede, özellikle onuncu ve on birinci maddeler dikkate şayandır:
Madde 10: Valiliğe tâyininden azline kadar tiyatro ile uğraşmış, İstanbul'dan Fasulyacıyan namında birinin idaresinde olarak getirttiği bir kumpanya üç sene boyunca haftada üç gece oynamıştır, biletler vilayet matbaasında bastırılmış ve Zaptiye çavuşları tarafından ahaliye dağıtılmıştır; halktan toplanılan hasılatın ayda sekiz bin kuruşa kadar çıktığını kumpanyanın direktörü söylemiştir. Hükümet sıfatına yakışmayacak surette piyeslerin provasında bulunmuştur. Zaptiyeler marifetiyle birtakım fahişelere bilet verecek ve fahişeleri tiyatroya getirtecek kadar bilet sattırarak halkı zarara sokmuştur. Haftanın birkaç gecesini kadınlara ayırarak onları da tiyatroya getirtmiş, aralarına fahişeleri de sokmuştur. Zaptiyelerden teşkil edilen bir mızıka takımını da tiyatroya tahsis etmiştir.
Madde 11: Cehalet içinde yüzen ehâliye maarifi yayacağı yerde gayretini tiyatronun idaresine hasretmiştir. Kız mektebi muallimi İbrahim Efendi'yi aktrislere hoca tâyin ederek, halkın ondan nefret etmesine ve bu yüzden birtakım kızların mektebi bırakmalarına sebep olmuştur. Tiyatroya mahsus on dokuz piyesi resmî ruhsat almadan Bursa matbaasında bastırmıştır, bundan dolayı da matbaaya yirmi bin kuruş borcu kalmıştır. Bursa'dan ayrıldıktan sonra tiyatrosu kapatılmış olan Ahmet Vefik Paşa için Prof. Dr. Metin And, Osmanlı Tiyatrosu kitabında; “Türk Tiyatrosu için bu önemli dönem kapanmıştır. Böylece Bursa'daki tiyatro 1879-1892'ye dek üç yıl sürmüştür” demektedir. Yunan İşgali (1925) sırasında yanan tiyatronun yerine yapılan, Bursa Devlet Tiyatrosu'na, “Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu” ismi gerek Bursa, gerekse Türk tiyatrosu için oldukça önemli bir insanın hatırasını anmak maksadıyla konulmuştur. 


EmojilerEmojiler

Sayfalarımızda bulunan bir içeriğin, yanlış veya kanunlara aykırı olduğu fikrindeyseniz lütfen bize bildirin